Öğrenci merkezli bir eğitim başarının kapısını aralıyor

PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) 2015 sonuçlarından ve OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ‘İyi Yaşam Endeksi’ eğitim başlığından dereceyle çıkan Estonya, başarısının ardında yatan sırları öğrencinin yeteneğine dayalı ve uygulamalı bir eğitim müfredatıyla açıklıyor 

Estonya eğitim kalitesi ve son teknolojiye uygun eğitim teknikleriyle son yıllarda oldukça öne çıkıyor. Bu durum, başarının sırrı konusunda merceği Estonya’ya kaydırıyor. 

İlköğretim ve lise düzeyindeki öğrencileri değerlendiren PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) 2015 sonuçlarından ve OECD’nin 2017 ‘İyi Yaşam Endeksi’ eğitim başlığından dereceyle çıkan Estonya, başarının ardına yatan sırları öğrencinin yeteneğine dayalı ve uygulamalı bir eğitim müfredatıyla açıklıyor. “Eğitimde başarının odak noktası: 

Öğrencinin yetenek ve yatkınlığı” Estonya’nın eğitimde sağladığı başarının arka planında dikkat edilenlere ilişkin konuşan Study in Estonia Uluslararası Pazarlama Uzmanı Merili Reismann, “Eğitim müfredatı, nasıl bir toplum tahayyülü ile yola çıktığınız noktasında temel bir izlek. Bu açıdan, reçete önerileri hayata geçirmek yerine, her ülke, kendi dinamiklerini baz alarak bir eğitim planı ve müfredatı uygulamalı. 
Bu planda, öğrenci hem kendi toplumunu tanımalı ve onunla bütünleşebilmeli hem de dünya perspektifine açık olmalı. Günlük hayat deneyiminden kopmadan, inisiyatif de alarak teoriyle pratiği birleştirebilmeli” diye ifade etti. “Eğitimde başarı için aile, toplum, meslek grupları da sürece dahil edilmeli”

Eğitimde başarıyı yakalamak için köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu vurgulayan Reismann, “Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla, eğitimde finans okuryazarlığı, girişimcilik, kariyer planlama gibi yeni konuları müfredatımıza dahil ediyoruz. Eskinin sınırlı konuları yerine, öğrencilere kendi yatkınlık ve yeteneklerine göre bol seçenekli bir plan uyguluyoruz. 

Altını çizerek belirtmeliyim ki bu planı hayata geçirmek yalnızca eğitim camiasını ve öğrencileri hazırlamakla bitmiyor. Hem kendi ülkenizdeki eğitim camiası, girişimciler ve meslek gruplarıyla dirsek temasında olunmalı, hem de diğer ülkelerle iş birliği ve fikir paylaşımına açık olunmalı. 

Aile ve toplum da bu sürece dahil edilerek, böylesi bir dönüşüme mental olarak hazırlanmalı. Unutmamak gerekir ki toplum değişirse eğitim anlayışı da değişir” diye belirtti.

Hiç yorum yok


Blogger tarafından desteklenmektedir.