Öğretmen performans sistemi kaldırıldı

Milli Eğitim Bakanı ZiyaSelçuk, "Öğretmen performans sistemini uygulamayacağız" açıklamasını da yaparken sözleşmeli öğretmene sağlık özrü ataması geleceğini de belirtti. 


Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, liselere geçiş sistemine ilişkin, "Önümüzdeki yıl sınavın çocukları huzursuz eden bölümleriyle ilgili önlem alacağız. 

Çok daha dingin bir sınav dönemi geçecek" dedi. Selçuk, Ankara Palas'ta medyanın Ankara temsilcileri ve eğitim muhabirlerinin katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu, eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı. 

Makro eğitim politikaları üzerine bir soru üzerine Selçuk, en geç iki ay içinde yaklaşık 3 yıllık bir program açıklayacaklarını ifade ederek, "Aslında bu 2040'ların dünyası için bir hazırlık" değerlendirmesini yaptı. 

Yahya Kemal'in "imtidad" sözü ile yenilenerek dönüşmekten bahsettiğini ifade eden Selçuk, "Bu inovasyonu da aşan bir kelimedir. 


Bizim yenilerek dönüşmek için 'gemiyi kenara çekip sıfırdan yapıyoruz, her şeyi değiştiriyoruz, reform yapacağız' öyle bir şeyimiz yok. Bunlar işlevsel değil. Tüm süreçlerin eş zamanlı olarak yeniden yapılanması ve belli süre içerisinde mümkün olduğu kadar kimseyi rahatsız etmeden bir noktaya gelmek maksadındayız. 

O yüzden 'şunu toptan değiştiriyoruz, bunu getiriyoruz' bu bizim dilimiz değil. Bu bizim muhakkak surette yenilenerek dönüşümü gerçekleştireceğimiz ama bunu yaparken de kırıp dökerek ani değişiklikler ve virajlarla yapmayacağımız bir şey." değerlendirmesini yaptı. 

Öğrencilerin sosyal medya kullanımı konusundaki düşünceleri sorulan Selçuk, bunun aslında eğitim gibi evrensel bir sorun olduğunu söyledi. Eğitimin insani bütünlük anlamında bakıldığında akıl, duygu ve fizik merkezinde çalıştığını belirten Selçuk, "Bizim eğitim sistemimiz tümüyle akıl ya da bilişsel alan dediğimiz kısma hitap ediyor. 

Yani talim var, terbiye yok, duygu ve şahsiyet gelişimi konusunda bir eksiğimiz var. Dünya bu bütünleşik insan konusunda çok mi iyi? Bence iyi değil ve dünyanın gittiği yere gitmek istemiyorum. Çünkü başka parametreler insanın aleyhine işleyen bir dünyayı da beraberinde getiriyor. Sosyal medya konusunu basit bir internet ulaşımı meselesi olarak görmüyoruz. 

Bunun bir davranış alışkanlığı, terbiye meselesi bunun bir aile meselesi olduğunu görüyoruz. Bizim okul merkezli bir yaklaşıma sahip olmamız sosyal medyayı da nasıl kontrol edeceğimizin ipuçlarını verebilir." diye konuştu. 

"O ZAMAN SINAVIN BASKISI AZALACAK" 
Bir ülkenin sınav merkezli bir eğitime sahipse matematiğin işlem temelli, sınav merkezli olmayan bir eğitimde ise matematiğin anlam temelli yapılacağına işaret eden Selçuk, "Çocuklarımızın anlam temelli bir matematik öğreniminin önündeki engel zaten eğitim sisteminin kendisi. Yani sınav temelli bir sistem. 

Eğer biz zaman içerisinde sınav temelli bir sistemin ateşini düşürüp ve gerçekten insanların bulundukları bölgelerde tabii bir akışla eğitim almasına fırsat veren bir yapıyı götürebilirsek o zaman sınavın baskısı azalacak ve biz bu süreçte öğretim programlarındaki sınav temelli ağırlığı ve baskıyı azaltıp çocuğun üç senede gördüğü matematiği belki altı senede vereceğiz." dedi.

"Türkiye'den neden dünya ölçeğinde bilim adamı, mucit, bir şair çıkmıyor? Ekibinizle birlikte uygulayacağınız model bize ne zaman bunları getirecek?" sorusu yöneltilen Selçuk, bunun temel nedeninin bugünkü eğitim sistemiyle doğrudan bağlantıya sahip olmadığını ifade etti. 

"Türkiye WhatsApp çıkaramaz, Türkiye'deki eğitim sisteminden böyle bir şey çıkmaz" şeklinde eleştirilerin bulunduğunu dile getiren Selçuk, şöyle devam etti: "İngiltere de Almanya da Fransa da çıkaramaz. Bunun bir ekosistemi var, bunun sermaye üretim sistemi vardır, çok katmanlı teşvik modelleri var. 

Yani bir ekosistemin içinde ortaya çıkar bu tür şeyler. Türkiye için bu tür bir şey oluşturabilmek bir ekosistem oluşturmakla ilgili. Müfredatı değiştirerek bunu oluşturamayız. Toplam bir kalite üzerinden bir yere doğru gitmeliyiz. Bunun için eğitim engel değil, açımlayıcı olmalı. 

Eğitim sisteminde bunun altyapısını kurarsak zaten belli süre sonra pıtır pıtır açacaklar ve çocuklar böyle bir uluslararası uzmanlar olabilmenin altyapısını kurmuş olacaklar. Çünkü ekosistem ona göre düzenlenmiş olacak. Sınav temelli eğitim sistemimiz olsun bu tür uluslararası insanlarımız çıksın diyorsak böyle bir şey mümkün değil." 

Zaman içerisinde çocuğu tanıma fırsatının bulunması, iyi bir rehberlik ortaya konulması, bu rehberliğe ailenin katılması halinde ve çocuğun "Ben şimdiye kadar böyle düşünüyordum ama fikrimi değiştirdim bundan sonra bu sene şu tarafa geçmek istiyorum." demesi halinde bu imkana sahip olacağını belirten Selçuk, "Bunu yapabiliriz. Bütün mesele, sınavın baskısı konusunda Türkiye'de oluşan örgütlü yapıyı kırmak ve bunun devamını getirebilmek" dedi.

"KİTLESEL OLARAK ÖĞRETİM YAPILAN ÜLKELER, KİTLESEL OLARAK YOK OLURLAR" 
Bakan Selçuk, başka bir soruyu yanıtlarken yabancı dil öğretimi ile ilgili aynı metodolojiyi ülkenin tamamı için kullanmak gibi Türkiye'nin kitlesel bir yaklaşımının bulunduğunu belirterek, "Kitlesel olarak öğretim yapılan ülkeler, kitlesel olarak yok olurlar." dedi. 

Bölgesel konuları da dikkate alarak nokta atışı yapılması gerektiğini, belki pilot ve laboratuvar okulları yapılabileceğini belirten Selçuk, bunun projelerinin ellerinde hazır olduğunu ancak "niye açılmadı" denilmesin diye belki ifadesi kullandığını belirterek, "Bütün bunlarla bizim bu yapıyı çeşitlendirmemiz lazım. Endemik ögelerimizi biraz büyütmemiz lazım. 

Bunlar olduğunda inanın birkaç sene içinde yeni yetişen çocuklarınızın İngilizce ile ilgili nasıl mesafe aldığını, matematikle ilgili bir değişime doğru gidildiğini fark edeceksiniz. 

Belki 4-5 sene içinde PISA'da niye yükseldiğimizi çok net olarak göreceksiniz. Bütün bunlarla ilgili yapılması gereken şeyler bizim ekibimiz tarafından net görünüyor. Bilinmeyen ve yeniden icat edilmesi gereken bir şey yok." diye konuştu. 

Sınavın yöntemsel ağırlığı ile ilgilenmediğini, sınavın çocuğun hayatını nasıl etkilediğine, aileyi nasıl huzursuz ettiğine baktığını dile getiren Selçuk, liseye geçiş sistemine ilişkin de, "Her şekilde biz önümüzdeki sene bu sınavın çocukları huzursuz eden kısımlarını, bölümlerini bunlarla ilgili her türlü önlemi alacağız ve çok daha sakin, dingin bir sınav dönemi geçecek.

Fakat siz derseniz ki bundan sonraki sistem bu sene başlıyor mu? Böyle bir şey mümkün değil" dedi. Eğitim sisteminin yapısal dönüşüme ihtiyacının bulunduğunu yineleyen Selçuk, şunları kaydetti: "Nasıl orta gelir tuzağı varsa Türkiye'nin orta eğitim tuzağı var. O sebeple biraz zaman gerekiyor. 

Sadece biz doğru işi iyi yapabiliyor muyuz? Eğer ilk düğmeyi sağlıklı iliklersek bunun yolu evrensel anlamda açık. Ne yapılması gerektiği belli. Sınav öncelikle huzursuz etmeyecek. Çocuk herhangi bir şekilde bir sınava başlamışsa onunla mezun olacak. 

Daha sonraki dönemde de alttan itibaren o sınavın niye gereksiz olduğu ve sınavın çok kısmi bir işlev olarak sistemde yerini bırakacağı ve sınavın daha çok ülkenin fotoğrafını çekmek için kullanılan birşey olacağı döneme geliyoruz. Bunu yaptığımızda siz önümüzdeki sene diyelim LGS yerleştirmeleri ile ilgili bu sene bazı kurgular var. 

Birkaç ay önce bunlar kurulmuş bir kılavuz çıkarılmış ve biz buna uymak durumundayız şu anda. Benim tercih ettiğim birşey mi? Çok net olarak hayır. Ama bu 'ne yapalım önceki dönemde yapmışlar' demek değil. Burada bir devamlılık esas ve biz bunu göğüsleriz ve ne gerekiyorsa yaparız. 

Zaten şu sıra çalışıyoruz, çıkabilecek olası sorunların mümkün olduğunca azaltılması konusunda çok ciddi tedbirlerimiz var. Bunu zaten yapacağız ama bir sonraki seneye bu çocukların bu sınavdan çok daha az zarar görmeleri ve çok daha yumuşak bir geçişle ama birkaç sene içerisinde de bu sınavın ağırlığının hafiflediği bir dönemi göreceğiz." 

Bakan Selçuk, yeni öğretmen ataması olup olmayacağına ilişkin bir soruyu, "Siyaset mümkün ve makul olanın dengesini kurmak. Bizim şu anda deklare ettiğimiz rakam neyse odur. Ama bunun dışında bir imkan olup olmayacağı bu benim şahsi olarak tasarrufumda olan bir durum da değil. Bu konuyla ilgili beklentilerin farkındayım. 

Bunu elbette ilgili makama arzediyorum, arzedeceğim. Eğer bir imkan doğarsa yani mümkün olursa makul bir seviyede herhangi bir çalışma yapılabilir. Ama şu anda çok net söylüyorum böyle bir şey yok" şeklinde yanıtladı. 

ÖĞRETMEN PERFORMANS DEĞERLENDİRME YÖNETMELİĞİ TASLAĞI 
Bakan Selçuk, veliler ve öğrencilerin öğretmenlere not vermesinin öngörüldüğü Öğretmen Performans Değerlendirme Yönetmeliği taslağına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, "Çok net bir mesaj, öğretmen performansıyla ilgili ilan edilen şeyin işlevsel olduğunu düşünmüyorum ve böyle bir şeyi Bakanlık olarak uygulamayacağız. Ben önce kendi performansımdan başlamayı tercih ederim" dedi. 

Selçuk, "Bakan Yardımcılarınızın isimleri belirlendi mi? Bakanlık dışından isimlerle çalışmayı düşünüyor musunuz? Özel sektörden geldiniz, özel sektördeki işlerinizi devrettiniz mi?" sorusu üzerine, özel sektörden değil bürokrasiden, üniversiteden geldiğini anlattı. Selçuk, "Benim için özel okul bir laboratuvardır, çocuklarla diz dize olduğum bir imkandır. 

Eğer bunu sektör olarak tanımlarsanız ki haklısınız, o zaman bu 'sekt' olur. Meseleye öyle bakmadığımı bilmenizi istiyorum" dedi. Bakan yardımcılığı konusunda kişiler üzerinden herhangi bir yorum yapmanın çok doğru olmadığını aktaran Selçuk, "İhtiyaç, ihtiyacın dili üzerinden konuşmak lazım. 

Bu bir sabite değil bizim açımızdan, yani belli dönem belli arkadaşlarımıza, belli dönem başka arkadaşlarımıza ihtiyaç olur. Bu sebeple bu işin magazin tarafından değil özellikle ihtiyaç tarafından gördüğümü bilmenizi isterim" değerlendirmesinde bulundu. 

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİN SAĞLIK ÖZRÜ ODTÜ mezuniyet töreninde taşınan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaret içeren pankarta ilişkin tutuklamalar konusundaki değerlendirmesi sorulan Selçuk, bağlamın bütününü görerek değerlendirme yapmanın önemine işaret ederek durumlar üzerinden genelleme yapmayı tercih etmediğini dile getirdi. 

Bir medya temsilcisinin Bakan Selçuk'a işinin çok zor olduğunu belirterek başarılar dilemesi üzerine Selçuk, "Yemeden içmeden kesildim, uyuyamıyorum. Kalp çarpıntılarım var. Sanırım bu semptomlar farkındalığımla ilgili işaretler olarak sayılabilir" yorumunu yaptı. 

İşin zorluğunun bilincinde olduğunu ama insanları mutlu etmek üzere alınan küçük kararların bile kendisini mutlu ettiğini ifade eden Selçuk, "Mesela sözleşmeli öğretmen arkadaşlarımın, meslektaşlarımın sağlık durumuyla ilgili bir konu var. Dün de kendileriyle yarım saat kadar görüşme fırsatım oldu. Durumlarını anlattılar, paylaştık, dertleştik. 

Onlara buradan haber olsun diye söylüyorum, sağlık özrü konusunda bir kolaylık, rahatlama getireceğiz." diye konuştu. Bunun çok insani bir mesele olduğunu vurgulayan Bakan Selçuk, uygulamanın detayının sorulması üzerine şu bilgileri paylaştı: 

 "Sözleşmeli öğretmenlerimiz 4 yıl süreyle bir atama isteyemiyorlar. Çünkü başlangıçtaki sözleşme şartları bunu gerektiriyor. Fakat ailesinde çocuğu, kendisi ya da eşi eğer bulunduğu bölgede tedavi imkanına sahip değilse sözleşmeye göre yine de atama imkanı yok. 

Fakat gerçekten o bölgede bir heyet raporu kanıtıyla öyle bir bir tedavinin mümkün olmadığı çok net görülüyor. Dolayısıyla biz iş olarak bakmıyoruz meseleye. O çocuğun hayatı, hastalığı olarak bakıyoruz." 

"ÇOCUKLARA 'BU SENE TEKRAR DEĞİŞİYOR' DEMEK GİBİ BİR SÖYLEMİMİZ OLMAYACAK
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, açıklanacak 3 yıllık yol haritasının gelecek yılki liselere geçiş sistemini kapsayıp kapsamayacağına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

 "Önümüzdeki sene liseye başlayacak olan öğrencilere mevcut sınav sistemiyle ilgili bir taahhütte bulunulmuş, denilmiş ki 'LGS'nin böyle bir yapısı var, bu sene de bir örneğini gördünüz.' Bizim bu çocuklara 'Bu sene tekrar değişiyor' demek gibi bir söylemimiz olmayacak. Çok net söylüyorum. 

Biz sadece bu sınav sisteminin içinde barındırdığı bazı sıkıntıları, bazı işlevsiz hususları rahatlatıp çocuklarımızın 'Evet seneye sınav sistemi değişmiyor ama bizim için çok daha net, belirli, oyunun ortasında kuralın değişmeyeceği bir süreç yaşanacak. 

Ben de işime, gücüme bakayım' diyebileceği bir ortam olacak." Yeni müfredata yönelik değerlendirmesi sorulan Selçuk, "Konuyu eğer müfredatın iyiliği ya da kötülüğü üzerinden değerlendirirsek fotoğrafın büyüğü üzerinden, belki hata yapma imkanımız olabilir. 

Son derece mükemmel bir müfredat olabilir ama eğer siz eğitim sisteminizin bütün parametrelerini bu müfredatla eşgüdümlü olarak işletmezseniz uygulamadaki hata yöntemden sanılabilir." değerlendirmesini yaptı. 

Burada meselenin öğretmenle, okulların altyapısıyla, öğretmenlerin becerisi ile ilgili ekosistemi birlikte, eşzamanlı olarak düzenlemekle ilgili olduğunu vurgulayan Selçuk, müfredatın iyi veya kötü olmasının tek başına bir değişken olmadığını ve bir değişken üzerinden de eğitim sisteminin yorumlanmasını doğru bulmadığını aktardı. 

Selçuk, "Şu anda müfredatın iyi ya da kötü olmasıyla biz ilgilenmiyoruz. Biz bu müfredatın, iyi bir müfredatın büyük sistem içerisinde uyumluluk yüzdesine bakıyoruz. 

O müfredatı uygulayacak öğretmen becerilerine bakıyoruz. O müfredatın uluslararası geçerliliğine, okulların altyapısına uygun olup olmadığına bakıyoruz. Yani bunu bütünsel fotoğraf üzerinden değerlendiriyoruz" dedi. 

"HEPSİ ÖĞRETMENİN DEĞER VERDİĞİ KADAR DEĞERLENİYOR" 
Bakan Selçuk, konuyla ilgili bir başka soru üzerine, şöyle konuştu: "Eğer biz bir dönüşüm sürecinin başındaysak ve 'Bunu evrensel bir dil üzerinden yürüteceğiz ve Türk eğitim sisteminde bir dönüşme, yenilenmeyi orta vadede gerçekleştireceğiz' diyorsak bunun şu andaki uyumuyla ilgili yapılması gereken çok iş var. 

Benim için aslolan, okullardaki müfredat, okulların birtakım dijital altyapısı vesaire çok önemli ama daha önemlisi öğretmenin yaklaşımı, huzuru, mutluluğu ve niteliği. Eğer biz öğretmen üzerinden bir sistem inşa etmezsek bunların hepsi öğretmenin değer verdiği kadar değerleniyor. 

O sebeple bu parametreleri tekil olarak değerlendirmemekte yarar var diye düşünüyorum." Selçuk, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili soru üzerine, yeni sistemi çok önemsediğini vurguladı. 

Sistemin devletin kendi içerisindeki tekamülü, daha hızlı hareket etmesi ve uluslararası rekabetin dayanıklılığını artırması bakımından önemine dikkati çeken Selçuk, "Milli Eğitim Bakanlığı ile ilişkilendirilmem, davet edilmem tümüyle yeni sistem içerisinde devletin yeni vizyonunun bir gerekçesi olaraktır diye tahmin ediyorum. Yoksa bunun yorumunun ya da cevabının muhatabı ben değilim." şeklinde konuştu. 

Bu dönemin Milli Eğitim Bakanlığında çok daha rahat hareket edilebilecek bir dönem olduğunu düşündüğünü belirten Selçuk, bu noktada bütün paydaşların ortak bir dil üzerinde uzlaşmasının da çok önemli olduğunu kaydetti. Milli Eğitim Bakanı Selçuk, bu konuda medya ile de ortak bir dil geliştirme noktasında bazı çalışmaların yürütüleceğini bildirdi. ntv

Hiç yorum yok


Blogger tarafından desteklenmektedir.