Öğretmenler okulun ilk günlerinde öğrencilere nasıl davranmalı?
Kahramanmaraş depremleri nedeniyle içinde bulunduğumuz zor dönemde çocuklar ve aileleri kadar öğretmenlerin de kaygılı olduğunu belirten uzmanlar, ilk derste konu öğretimine başlamak yerine çocukların yaşadıklarını ve hissettiklerini dinlemenin çok daha uygun olacağını ifade ediyor.
Öğretmenlerin amacının travmayı iyileştirmek değil, şefkatli, kapsayıcı ve güvenli bir yaklaşımda bulunmak olduğunu hatırlatan Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, yaşadıklarını konuşarak ifade etmek istemeyen öğrencilerin çizerek ya da yazarak anlatmasına imkân verilmesi gerektiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, 10 ili etkileyen depremin ardından başlayacak olan eğitim döneminin ilk günlerinde öğretmenlere öğrencilere doğru yaklaşım konusunda tavsiyelerde bulundu.
Hemen derse başlanmamalı
Önümüzdeki haftadan itibaren deprem bölgesi dışında kalan bölgelerde okulların açılacağını hatırlatan Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Bu zor dönemlerde çocuklar ve aileler kadar öğretmenler de oldukça kaygılı.
İlk derste hemen derslere başlamak yerine çocukları dinlemek çok daha uygun olacaktır. Bu zaman diliminde çocukların ev ortamında nelere maruz kaldığını bilmiyoruz.
Uygun olmayan deprem görüntülerine, haberlere, olumsuz söylemlere ya da aile içinde yaşantılara maruz kalmış olabilirler ve hatta depremin kendisini deneyimlemiş olabilirler. İlk derste hemen bilgi vermek, anlatmak yerine dinlemeye zaman ayırmak çok daha kıymetli ve iyileştirici etki yaratacaktır” dedi.
Yazarak ya da çizerek de anlatabilirler
Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, bu süre zarfında çocuklarla neler yaptıklarını, neler yaşadıklarını konuşmak ve onların duygularını dinlemek gerektiğini söyledi.
Konuk, sözlerine şöyle devam etti:
“Tam o anda öğretmen rolünün nasıl olması gerektiği önemli değildir yeter ki çocukların tüm duyguları sabırla ve şefkatle kucaklanabilsin.
Bazı çocuklar anlatırken bazıları da konuşmak istemeyebilir. Onlardan yazarak ya da çizerek anlatması istenebilir. Eğer çocuk bunların hiçbirini yapmak istemezse konuşması için zorlanmamalı ve zaman tanınmalı.
Çocuklar gözlemlenmeli. Eğer çocuklarda içe kapanma, agresifleşme, olağan dışı davranış veya duygulanımlar varsa bu çocukların mutlaka travma ile çalışan uzmanlara yönlendirilmesi gerekir. Lise dönemindeki gençler ise kendilerini daha iyi anlatabiliyor ve ifade edebiliyorlar. Bu yüzden ‘Nasıl hissediyorsunuz kim anlatmak ister?’ sorusuyla başlanabilir.
Hissettiklerini düzeltmek değil sadece dinlemek, anlaşıldığını hissettirmek gerekir. ‘Ben de seninle benzer şeyleri hissettim, senin hissettiğin şeyi tahmin edebiliyorum’ diyerek anlaşıldığı gösterilebilir.”
Çocuklar susturulmak yerine yönlendirilmeli
Konuşma esnasında çocuklardan da birçok soru gelebileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Bu sordukları sorulara hızlıca yanıt vermek yerine gerçekten neyi sorduğunu anlamaya, farkında olmadan çok fazla bilgi vermemeye, sadece sordukları soruya cevap vermeye özen gösterilmeli.
Bir çocuğun anlattıklarında diğer arkadaşlarının zarar görebileceği, kaygılandırabileceği ifadeler olursa hemen susturmak yerine ‘çok şey anlatmak istiyorsun farkındayım, çok şey duymuşsun, görmüşsün bana bunu teneffüste detaylıca anlatmanı istiyorum, seni dinlemek istiyorum’ diyerek yönlendirmek çok daha uygun bir yaklaşım olacaktır.
Bunun dışında akademik performansın ve ders anlatımının yanı sıra streslerini, kaygılarını atabilecekleri hareket alanları ve oyun zamanları tanınmalı. Öğretmenleri kendilerine sarılmalarına, rahat hissettiğiniz ölçüde temas etmelerine izin vermeli” diye konuştu.
Öğretmenler şefkatli ve güvenli yaklaşmalı
Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, öğretmenlere önerilerde bulunarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Öğretmenlik deneyime dayanan bir meslek.
Belki bunu daha hiç deneyimlemediniz. Amacınızın travmayı iyileştirmek değil, şefkatli, kapsayıcı ve güvenli bir yaklaşımda bulunmak olduğunu kendinize hatırlatın.
Sizlerin de herkesin yaşadığı gibi çeşitli yelpazede duygularınızın olabileceğini kabullenin. Ardından kendi duygu regülasyonunuzu sağlayabilmeniz de çocuklara yaklaşımınız ve onlarla olan iletişimiz açısından oldukça kıymetli olacaktır.”
Post a Comment